FAKIBABA, SİNE-İ MİLLETE DÖNDÜ.


 

Türkiye’nin son günlerde gündemini meşgul eden Mehmet Ali Çelebi’nin CHP den istifa ederek Ak partiye geçişini konuşurken, bir anda Ak Parti hükümetinin eski Tarım Hayvancılık ve Orman bakanlığı yapmış olan Sayın Ahmet Eşref Fakıbaba’nın, Ak Partiden ve Ak Parti Milletvekilliğinden istifasını konuşmaya başladık.

Demokrasilerin olmazsa olmazı, hiç kuşkusuz devlet meselelerinin, millet adına görüşülüp karara bağlandığı Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Ancak bazı durumlarda iktidarların siyasal üstünlüğü karşısında çaresiz kalan milletvekilleri, her ne kadar siyasi ve parti temsilcisi olarak görülse de, dost meclislerin de halkın taleplerine karşı çaresizliklerini zaman zaman dile getirmişlerdir. Bu yüzden bazen ‘parti politikalarına ters’ açıklamalar yaparak bu rahatsızlıklarını dile getirmişlerdir.

Son siyasi mülahazalar bize gösterdi ki bütün siyasi partilerin, parti içi demokrasi işleyişinde mutlak egemen görüşün karşısında itiraz etme haklarını kullanmayanlar veya kullandıklarında siyasi kariyerlerinden olma endişesi taşıyanların yoğunlukta olduğunu görüyoruz. Bu tip siyasetçilerin siyasi iktidarın güç ve iktidarından beslendikleri için onların halkla ilgili hiçbir kaygı ve endişesi yoktur. Bu tip siyasetçiler halkı değil, putlaştırdıkları siyasi liderlerini memnun etme peşindedirler. siyaseti kendi istikballeri için kullanarak ilerlediklerinden, onlar halkın sorumluluğuyla ilgili herhangi bir endişede taşımamaktadırlar. Onların Halkla iç içe olmaya, halkın odasına gidip çay içmeye, halkla kucaklaşma gibi bir dertleri yoktur.

Bir başka değişken olarak mevcut siyasi otoriteyi sorgulayan, halkın talep ve sorunlarına karşı hassasiyet gösteren; Esnafın, Eğitimcinin, Sağlıkçının, Oda başkanlarının, İşçinin ve birçok meslek erbabından yana tavrını koyanlar. İşte bu tür siyasetçilerin  derdi halktır.

Buradan hareketle; Bir insanın gelebileceği bütün bürokratik ve siyasi makamlara gelen Sayın Ahmet Eşref Fakıbaba’nın yaptığı siyasi istifayı bu bağlamda çok anlamlı ve çok ciddi bir siyasi tavır olarak görüyorum. Mevcudu koruma, etliye sütlüye karışmama, “siyasi liderim ne derse o olur” gibi gelenekselci ve statükocu bir siyasi anlayışa karşı bir meydan okumadır aslında bu istifa.

Bu istifa; Yoksulun, Mazlumun halkın feryadına kulak tıkayan siyasi anlayışa ve  iktidarlara bir meydan okumadır.

Bu istifa; çiftinin, esnafın, işverenin, işçinin, sorunlarına; “hadi oradan çok kazanıyorsunuz” deyip, azarlayan anlayışa karşı bir dik duruştur.

Bu istifa; belediyelerin yolsuzluk belgeleri medyaya yansıtılmasına rağmen hiçbir bürokratik adımın atılmamasına bir isyandır.

Bu istifa; bu şehirde kangren haline gelmiş sorunları pansumanlarla tedavi etmeye çalışan siyasi anlayışa karşı bir serzeniştir.

Bu istifa aslında SİNE-İ MİLLETE dönmektir.

Hadi bakalım hayırlısı olsun, kazanan bu millet ve memleket olsun.