Bizler işimizi Yapıyoruz...


Türkiye büyük ve zorlu bir süreçten geçtiği herkes tarafından yakinen bilinmektedir.  Bu sürece katkı sağlamak elbette başta biz basın mensuplarına düşmektedir. Vatanını ve bayrağını seven her duyarlı vatandaş gibi bizde ülkemize ve milletimize karşı kurgulanan oyunları görerek yazılarımızı ve haberlerimizi yapmaktayız.

Bizler gazeteciyiz; toplumda, siyasette, bürokraside gördüğümüz her türlü sorunları, beklentileri, yapılan başarılı çalışmaları kamuoyuyla paylaşarak, elimizden geldiğince “ayna misali” gereken yerlere içine hiçbir şey katmadan, objektif bir şekilde, mesajın ulaştırılmasını sağlıyoruz. Buna karşılık ta kimseden hiçbir talepte de bulunmuyoruz.  (bulunan varsa da zaten ömrü fazla da uzun sürmüyor.)

Akçakale'de siyasi ve bürokratik büyük boşluklar var. Herkes bu boşluğu görüyor ve bu boşluğun neden kaynaklandığını biliyor ancak; herkes deve kuşu misali kafasını kuma gömmüş beklemeyi erdem sayıyor. Bu şehirde yaşayan herkes gün geçtikçe içinden çıkılmaz hal alan sorunlara karşı bizi muhatap alarak, sanki yetkili bizmişiz gibi bizlere hesap soruyorlar.  Bizlere; “Neden sıkıntılarımızı görmüyorsunuz, Allahtan korkmuyor musunuz?” diyorlar. Bizde seslerini bu tür yazılarla önce Allaha, sonra millete ve tarihe not düşerek yazmaya çalışıyoruz. Ancak  gazeteciler olarak, her defasında gözlemlediğimiz ve yazdığımız sorunlara karşı sessiz kalan yetkilileri gördükçe, bu şehir için umutlarımız tükeniyor, içimiz kabarıyor, maalesef  güvenimiz azalıyor.

Çünkü herkes “ben hedef olmayayım da” diyerek kendini koruma altına almaya çalışıyor. Özellikle bir dönem adaletten ve hukuktan bahseden İslamcılar ve muhafazakârlar bu işin başını çekiyor. Topluma karşı hiçbir iddiası ve gayreti kalmayan bu guruplar, kendi dünyalarında saadet asrının hayallerini kurmaya devam ediyorlar.

 Bu ilçeyi Allah adına sömürenleri, yönetici koltuğunda oturarak bu halkı ezenleri, işgal ettikleri makamları şahsi çıkarları için kullananları, halka karşı yapılan hukuksuzlukları görmezden gelenlerin iktidarları bir gün elbette bitecektir. İşte o zaman topluma karşı ne adına çıkacaksınız, İddianız ne olacak doğrusu çok merak ediyorum. (Siz ey imana ermiş olanlar! Sizin, ebeveyninizin ve akrabalarınızın aleyhine de olsa, Allah rızası için hakikate şahitlik yaparak adaleti gözetmeye azmedin. O kişi zengin de olsa fakir de olsa, Allahın hakkı onların her birinin (hakkının) önüne geçer. Öyleyse, kendi boş arzu ve heveslerinize uymayın ki adaletten uzaklaşmayasınız. Çünkü, eğer (hakikati) çarpıtırsanız, bilin ki Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.) 4/NİSÂ-135:

Ama bizler sizler gibi yapmayacağız. Bizler hakikati söylemeye devam edeceğiz ve tarihe not düşeceğiz. Bizi bugün yargılayanları bizde yarın  tarih önünde ve Allahın huzurunda yargılayacağız.  

Bizler şimdilik sadece gazetecilik yapmaya devam edeceğiz.

Vesselam…

Not: (işini layıkıyla yapan kardeşlerimi tenzih ederim.)